Bir Hikâyenin Kalbinden: “Hamiz”in Anlamını Ararken
Bir Dost Sohbetiyle Başlayan Yolculuk
O akşam, kahvenin buğusu camı buğularken Eda ve Murat, eski bir dostun masasında oturuyorlardı. Gözlerinde yorgun ama umutlu bir ışıltı vardı. Sohbet koyulaştıkça, Eda birden gülümseyip “Hamiz ne demek biliyor musun?” diye sordu. Murat, bir an durdu. “Duydum ama tam olarak bilmiyorum,” dedi merakla. “Sence ne olabilir?”
Eda, kahvesinden bir yudum aldı. “Bir arkadaşım bana, ‘Sen çok hamiz birisin’ dedi geçen gün. Önce anlamını bilmiyordum ama o kelime kulağımda yankılandı. Sanki içinde bir derinlik, bir kök var gibiydi.”
“Hamiz”in Anlamı: Gücün ve Sorumluluğun Taşıyıcısı
“Hamiz” kelimesi Arapça kökenlidir. “Koruyan”, “himaye eden”, “sahip çıkan” anlamlarına gelir. Yani biri sana “hamiz” diyorsa, seni koruyan, gözeten, yükünü paylaşan bir yanını görmüştür. Tıpkı yağmurdan kaçarken şemsiyesini paylaşan biri gibi.
Ama bu kelimenin güzelliği sadece anlamında değil; hissettirdiklerinde gizlidir. Çünkü “hamiz” olmak, sadece birini dışarıdan korumak değil, onun iç dünyasına da siper olmaktır.
İki Kalp, İki Yol: Murat ve Eda
Murat hep çözüm odaklıydı. Hayatta duygularla değil, planlarla yürürdü. Eda ise kalbini dinlerdi; kelimelerin arasına saklanan hisleri yakalamakta ustaydı.
Bir gün, Murat’ın işleri kötüye gitti. Kaybettiği şeyler, sadece parası değil, inancıydı da. Eda, onun yanına sessizce oturdu. “Bir süre konuşmasak da olur,” dedi. “Sadece buradayım.” Murat o an fark etti ki bazen en büyük çözüm, hiçbir şey söylememekmiş.
Murat’ın stratejik aklıyla Eda’nın empatik kalbi, “hamiz” kelimesinin iki yüzü gibiydi. Biri korumayı planla yapar, diğeri sevgiyle. İkisi birleştiğinde ise gerçek bir sığınak oluşurdu.
“Hamiz” Olmanın Hikâyesi
Eda’nın babası yıllar önce ona şöyle demişti:
“İyi bir insan olmak yetmez kızım. Hamiz ol. Başkasının yükünü omuzlarında hissetmeden, kendi iyiliğini tamamlayamazsın.”
O söz, yıllar sonra Murat’ın hayatında vücut buldu. Çünkü Eda, onun yanında durarak yalnızca dost değil, hamiz olmuştu.
O akşam, Murat içinden geçenleri ilk kez dile getirdi:
“Sen bana hiçbir zaman ‘dayan’ demedin. Sadece yanımda durdun. Belki de gerçek koruma buymuş.”
Eda gülümsedi. “Ben sadece bir kelimenin içindeydim, Murat. Hamizdim, farkında olmadan.”
“Hamiz” Bizde Gizli Bir Yansıma
“Hamiz” olmak, güçlü görünmek değil; başkası zayıfken güçlü kalabilmektir. Bir arkadaşının suskunluğunu anlayabilmek, bir sevgilinin korkusunu yargılamadan dinleyebilmektir. Herkesin içinde küçük bir hamiz vardır. Kimi sevgisinde, kimi sessizliğinde taşır onu.
Dünyanın karmaşasında, birbirimizi korumayı unuttuğumuz her an, “hamiz” olmanın kıymetini biraz daha fark ediyoruz. Çünkü “hamiz” olmak, insana dair en saf, en derin duygudur: sahip çıkmak, anlamak ve yargısız sevmek.
Son Söz: Belki de Hepimiz Birer Hamiziz
Murat ve Eda’nın hikâyesi, aslında hepimizin hikâyesidir. Kimi zaman koruyan, kimi zaman korunmaya muhtaç oluruz. Ama içimizde bir yerlerde, o sıcak kelimenin yankısı hep kalır: Hamiz.
Şimdi, ekranın başında bu satırları okurken belki sen de birine hamiz oldun bugün — bir dostuna, bir kardeşine, belki kendine.
Ve belki de farkında bile olmadan, dünyayı biraz daha güzel kıldın.