İçeriğe geç

Aile konutu kime tahsis edilir ?

Aile Konutu Kime Tahsis Edilir? Toplumsal Cinsiyet, Çeşitlilik ve Sosyal Adalet Perspektifinden Bir İnceleme

Aile konutu meselesi, modern toplumların en önemli ve tartışmalı konularından biridir. Birçok kişi, aile konutunun kime tahsis edileceği meselesinin yalnızca hukuki bir mesele olduğunu düşünse de aslında bu, toplumsal cinsiyet, çeşitlilik ve sosyal adalet gibi derin toplumsal sorunlarla doğrudan bağlantılı bir sorudur. İstanbul gibi büyük bir şehirde, toplu taşımada, sokakta ve işyerlerinde gördüğüm her günkü manzaralar, bu meselenin ne kadar kapsamlı ve etkili bir konu olduğunu bana tekrar hatırlatıyor.

Aile Konutu ve Toplumsal Cinsiyet

Aile konutunun kime tahsis edileceği, aslında genellikle toplumsal cinsiyet eşitsizliği ile doğrudan ilişkilidir. Türkiye’de, aile konutunun tahsisi, genellikle erkeğin sahip olduğu mülkiyet haklarına dayanır. Hukuk sistemimizde, özellikle boşanma durumlarında, aile konutu genellikle erkeğe verilir. Toplumsal cinsiyet rollerine dayanan bu geleneksel yaklaşım, kadının ekonomik bağımsızlık kazanamadığı, çalışma hayatında çoğunlukla erkeklerle eşit fırsatlara sahip olamadığı bir ortamda, kadınların barınma haklarının ihlal edilmesine yol açmaktadır.

İstanbul’da, her gün gözlemlediğim bir diğer önemli ayrım, toplu taşımada kadınların yaşadığı güvenlik kaygılarıdır. Kadınlar, gece saatlerinde, metrobüs veya otobüsle evlerine dönerken sıkça rahatsız edici durumlarla karşılaşıyorlar. Bu durum, kadınların toplumsal alanda ve evdeki rollerinde de ciddi bir eşitsizlik yaşamalarına neden oluyor. Aile konutunun tahsisi meselesi, bu tür sorunlarla doğrudan bağlantılıdır. Çünkü aile içindeki barınma, yalnızca fiziksel bir alan sağlamakla kalmaz, aynı zamanda sosyal statü ve güç dinamiklerini de şekillendirir.

Çeşitlilik ve Aile Konutu

Aile konutu meselesinin bir diğer önemli boyutu da çeşitliliktir. Bugün aile, sadece “anne, baba ve çocuklardan” ibaret değildir. LGBTI+ bireyler, yalnızca heteroseksüel ve cisgender bireylerden oluşmayan bir toplumda yaşıyor. Ancak, hukuk ve toplumun genel anlayışı, hala bu geleneksel aile yapısına odaklanmaktadır. Aile konutunun tahsisi konusunda da, bu çeşitlilik göz önünde bulundurulmamaktadır. Örneğin, boşanmış bir gay çiftin veya evli bir trans bireyin konut hakkı konusunda yaşadığı zorluklar, toplumsal adaletin ne kadar eksik olduğunun bir göstergesidir.

Birçok LGBTI+ birey, ailesiyle kalmak zorunda kaldıkları durumlar veya evlenme hakkının sınırlı olduğu bir toplumda, konut hakkı konusunda büyük engellerle karşılaşıyor. Bu grupların barınma hakkı, genellikle sosyal ve ekonomik ayrımcılığa maruz kalmalarına neden olan bir durumdur. Sokakta, özellikle gecekondularda yaşayan bu bireyler, çoğu zaman devletin sunduğu sosyal yardımlardan da mahrum kalıyor. Aile konutu tahsisi, sadece heteronormatif aile yapılarına odaklandığı sürece, bu çeşitliliği yansıtan bir çözüm üretmek mümkün olmuyor.

Sosyal Adalet ve Aile Konutu

Sosyal adalet perspektifinden bakıldığında, aile konutunun kime tahsis edileceği meselesi, zengin ve fakir arasındaki uçurumu derinleştiren bir konudur. İstanbul’da, özellikle düşük gelirli mahallelerde, evsizlik ve konut yoksulluğu önemli sorunlardan biri olarak öne çıkmaktadır. Kentin merkezine uzak, gecekondu bölgelerinde yaşayan insanlar, yetersiz sosyal güvenlik haklarına ve düşük gelir seviyelerine sahip oldukları için, aile konutlarına erişim konusunda ciddi sıkıntılar yaşamaktadır. Birçok aile, kiralarını ödeyemezken, ev sahibi olma şansı ise neredeyse hiç yoktur.

Konut, yalnızca bir barınma alanı olmanın ötesindedir. Bir kişinin sosyal güvencesinin, eğitim seviyesinin, sağlık hizmetlerine erişiminin ve toplumdaki genel refah düzeyinin belirleyicisi olan temel bir unsurdur. İstanbul’daki bir mahallede, evsizler için yapılan gecekondu mahallelerinde veya taşınması güç alanlarda yaşamak, sadece barınma sağlamak değil, aynı zamanda bu bireylerin diğer sosyal haklardan da yoksun bırakılmasına yol açmaktadır. Aile konutu hakkı, bu gruptaki bireylerin yaşam kalitesini doğrudan etkileyen bir konu haline gelmektedir.

Toplumsal Cinsiyet ve Sosyal Adaletin Kesiştiği Nokta

Gözlemlerime göre, sokakta gördüğüm her birey, aile konutunun kime tahsis edileceği meselesinin farklı etkilerine maruz kalıyor. Kadınların ekonomik bağımsızlıkları sınırlıyken, LGBTI+ bireylerin barınma hakkı çoğu zaman göz ardı ediliyorken, düşük gelirli aileler ve bireyler, sürekli olarak “iyi bir ev” sahip olma fırsatlarından yoksun kalıyor. Aile konutu meselesi, yalnızca hukuki bir mesele değil, toplumsal cinsiyet, çeşitlilik ve sosyal adaletle iç içe geçmiş bir sorundur.

Bu yüzden, aile konutunun tahsisinin, toplumsal eşitlik ve adalet temelinde yeniden düşünülmesi gerektiğini düşünüyorum. Toplumun farklı kesimlerinin ihtiyaçlarını anlamadan, tek bir çözüm önerisi sunmak, adaletsizliğin devamına yol açacaktır. Aile konutu meselesi, sadece hukuki bir problem değil, sosyal yapının ne kadar eşitsiz olduğunu gösteren bir aynadır. Bu aynada, yalnızca bir grup değil, tüm toplumu yansıtan bir çözüm görmek, toplumsal barış ve eşitlik açısından oldukça önemlidir.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

mecidiyeköy escort
Sitemap
ilbet giriş yap